Harun Antakyalı - ‘’Bu / This’’
21 Mart - 9 Nisan 2023

Cue Art Space : YapıKredi bomontiada

Kim bu insanlar?

Sanat ve şehir uzun ve karmaşık bir ilişkiye sahiptir. En genel hatlarıyla sanatçıların yaşadıkları ve çalıştıkları kentsel ortamdan ilham almaları olarak tanımlanabilecek bu ilişki, şehirlerin dinamik enerjileri, değişen kent peyzajı ve mimarileri, barındırdığı çeşitli insan topluluklarından beslenmektedir. Sanatçılarda özgürlük duygusuyla tetiklenen yaratıcılığın getirdiği yeni fikirler ve biçimlerle deneyler yapma arzusu uyandırmaktadır. Bu esin ilişkisi, sanatçıların kentsel bir ortamda yaşamanın geniş anlamdaki deneyimini yansıtan ve yorumlayan eserlerini ortaya çıkarmaktadır. Bu yazıda şehirde yaşayan sanatçılara ve üretimlerine odaklanılsa da, sanatçıların da şehir üzerinde onun kültürel kimliğinde, fiziksel şekil almasında, yenilenmesinde ve canlanmasında kritik roller oynayan önemli etkileri vardır.

Sanat ve şehrin bu birlikteliği aynı zamanda özgür bir çocuğu dünyaya getirmiştir: Sokak sanatı. Grafiti, duvar resmi, stencil ve çeşitli yerleştirme pratiklerini kapsayan ve varlığını şehrin kamusal alanlarında bulan bir görsel sanat biçimi olarak sokak sanatı aslında kendini meşru bir sanat biçimi olarak kabul ettirme iddiasında değildir. Gücünü sokaktaki herkesle kolayca kurabildiği iletişim yetkinliğinden, kamusal alanda kendine yer açabilme kabiliyetinden, toplumda egemen ya da ana akım kültüre karşı alternatif bir anlatı oluşturabilme cesaretinden alır. Ayrıca teknik yeterliliğe sahiptir, çok katlı bir bina yüzeyinde ya da kimsenin girmeye cesaret edemediği yerlerde çalışabilir, yeni malzeme ve teknikler kullanabilir. Tüm bu unsurlar sayesinde gerçek bir sanat olup olmadığı tartışmalarına girmeye tenezzül etmez.

Harun Antakyalı da ruhu şehirle hemhal olmuş, öncelikli malzemesini şehrin yapıtaşı hatta özü olan beton olarak tercih etmiş ve işlerinde şehir insanlarını bu malzeme üzerinden yansıtan bir sanatçıdır. Harun Antakyalı, sokak sanatını galeri alanına taşımak için kaba dokusundan ve ışığın üzerine vuruş şekillerinden ilham aldığı betonu kullanmıştır. Malzeme, iki ya da üç boyutlu plastik müdahalelere izin vermesiyle ve karma medya kullanımına yatkınlığıyla Antakyalı’ya ideal bir tuval alanı sağlamıştır.

Sanatçının bu farklı malzeme seçiminde sosyal ve politik bir boyut da bulunmaktadır. Resmettiği karakteristik insan figürleriyle, “kent yaşamının birey ve toplum üzerindeki etkisini ve insanların siyasi ve toplumsal güçlerden nasıl etkilendiğini araştırmaktadır”. Harun Antakyalı’nın insan figürleri ve kalabalıkları çarpık ve deformedir, farklı nedenlerle biçimleri bozulmuştur. Kimlik bu doğrultuda sanatçının çalışmalarında işlediği konular arasında öne çıkmaktadır. Ancak sanatçı bu fikirlerini karamsar bir şekilde sunmaz. Bu figürler şehirden ödünç aldıkları ilginç grafik öğeleri taşırlar, canlı ana renklere bürünmüşlerdir, primitif ve çocuksu, hafifçe karikatürün esprili eleştirel tonunu benimsemişlerdir.

Peki, sanatçının resmettiği bu insanlar kimdir? İzleyici Antakyalı’nın metropolde yaşayan yüzlerce insanı tuval yüzeyine işlediği resimlerine bakmaktadır. Özleri içerisinde yaşadıkları şehir gibi karmaşaya bulanmış, içsel çatışmaları tezahürlerine yansımış ve yüzlerini deforme etmiş bu insanlar kimdir? Galeriye adım atan kişiyi yalnız bırakmayan bu hareketli kalabalık kimdir? İfadeleri farklı olsa da, aynı öze sahiptirler, onlar meşhur metropol insanlarıdır. Bir mikroskop görüntüsündeki kıpır kıpır hücreler gibi, onlar şehir dokusunda yaşayan bir tür çok hücreli organizmadır.

Sanatçı bu kalabalık arasında yakalayabildiklerini, metropolde zamanın akışıyla benzer şekilde, bir aciliyet duygusuyla aktarmaktadır. Şehir insanının doğumdan ölüme kadar beton yapılar içerisinde şekillenmesi gibi, sanatçı da figürlerini betonun içerisine resmektedir. Figürler içerisinde devinimde oldukları beton yapıların etkisiyle sert etkileşimlere girmişlerdir; resim gibi yumuşak değillerdir, fırçaya veya kâğıda temasları yoktur, metal ile kazınmışlardır. Ham bir duyguya ve enerjiye sahiptirler. Tuhaftırlar ancak itici değil tam tersine sempatiktirler.

Sanatçı bu kalabalıklardan bazı figürleri seçip, izleyicinin onlara daha yakından bakabileceği irili ufaklı portrelerini de resmetmiştir. Açık ağzından büyük dişleri gözüken ve şişkin gözlü çarpık suratlı bir adam; abartılı bir burna ve şişkin yanaklara sahip olan bir kadın ve Antakyalı’nın resmettiği diğer yüzlercesi… Nereden gelmektedirler? Hikâyeleri nedir? Bu insanlar belki de şehirde sıkışmış, ancak sağladığı sürekli dopamine ve adrenaline bağımlı olmuş ve zaten başka nasıl yaşayacakları hakkında fikri olmayan, “iyi günde kötü günde” metropol insanlarıdır… Ancak tüm bunlar Harun Antakyalı’nın çalışmalarında neşe ve umutla işlenmiştir, çünkü mizah en güçlü savunmadır.

Nihan Karahan

19.02.2023

Harun Antakyalı - ‘’Bu / This’’
21st of March - 9th of April 2023

Cue Art Space : YapıKredi bomontiada

Who are these people?

Art and the city have a long and complex relationship. This relationship, which can be defined as the inspiration of the artists from the urban environment in which they live and work, is fed by the dynamic energies of the cities, the changing urban landscape and architecture, and the various human communities they host. It arouses a desire in artists to experiment with new ideas and forms brought by creativity triggered by a sense of freedom. This inspirational relationship reveals the works of artists that reflect and interpret the broad experience of living in an urban environment. Although this article focuses on the artists living in the city and their productions, artists also have important effects on the city that play critical roles in its cultural identity, physical shape, renewal and revival.

The combination of art and the city also gave birth to a free child: Street art. As a form of visual art that includes graffiti, mural, stencil and various installation practices, street art exists in the public spaces of the city and doesn’t claim to establish itself as a legitimate art form. It derives its strength from its ability to communicate effortlessly with everyone, its ability to make space for itself in the public sphere, and the courage to create an alternative narrative against the dominant or mainstream culture in society. In addition, it holds technical competence, can work on the surface of a high-rise building or where no one dares to enter, and can use innovative materials and techniques. Thanks to all these elements, street art doesn’t deign to enter into discussions whether it is a real art or not.

Harun Antakyalı is an artist whose soul is in touch with the city, preferring his primary material to be concrete, which is the building block and even the essence of the city. He reflects people of the city through this material in his works. Inspired by its rough texture and strokes of light, Harun Antakyalı uses concrete to bring street art to the gallery space. The material provides Antakyalı with an ideal canvas area, allowing two- or three-dimensional plastic interventions and prone to mixed media use.

There is also a social and political dimension in the artist's choice of different materials. With the characteristic human figures he paints, he “explores the impact of urban life on the individual and society and how people are affected by political and social forces”. Harun Antakyalı's human figures and crowds are distorted and deformed, for various reasons. Identity stands out among this subjects that the artist deals with in his works. However, the artist doesn’t present these ideas in a pessimistic way. These figures carry interesting graphic elements borrowed from the city, they are dressed in vibrant primary colours, primitive and childlike, adopting the witty critical tone of caricature. 

So, who are these people the artist paints? The viewer looks at the paintings of Antakyalı: hundreds of people living in the metropolis are treated on the canvas. Who are these people who are as confused as the city in which they live, whose inner conflicts are reflected in their appearing and have deformed their faces? Who is this lively crowd that doesn’t leave alone the person who steps into the gallery? Although their expressions are different, they have the same essence, they are famous metropolitan people. Like wiggly cells in a microscope image, they are a kind of multicellular organism that lives on urban tissue.

The artist conveys what he can catch among this crowd with a sense of urgency, similar to the flow of time in the metropolis. He paints his figures into the concrete, just as the city people are shaped in concrete structures from birth to death. The figures have entered into harsh interactions with the effect of the concrete structures in which they are in motion; they aren’t soft like painting, they didn’t contact the brush or paper, they are etched with metal. Their emotion and energy are raw. They are strange, but not repulsive, on the contrary, this figures are sympathetic.

The artist chose also some from these crowds and painted portraits of them, large and small, where the viewer could take a closer look at them. A crooked-faced man with big teeth showing his open mouth and bulging eyes; A woman with an exaggerated nose and puffy cheeks, and hundreds of others painted by Antakyalı... Where do they come from? What are their stories? Perhaps we meet metropolitan people stuck in the city, through thick and thin, addicted to the constant dopamine and adrenaline it provides and who have no idea how else to exist… But all this is handled with joy and hope in Harun Antakyalı's work, because humor is the strongest form of defense.

Harun Antakyalı (d. 1965, İskenderun), Türk ressamdır.Hacettepe Üniversitesi güzel sanatlar fakültesi resim bölümünü bitirdi. Özgür figür çalışmaları ile tanınan sanatçı, büyük yüzeylere yaptığı çalışmalarla da bilinmektedir. "Yaşarım, yaparım, tüketirim" Antakyalı ile sloganlaşmış bir sözdür. Sanatçı büyük A harfini ters olarak kullanır. İlk sergisi Metropol İzlenimleri 1992, ardından Metropol Kirlenmeler, Benim Olymposum Yok, Olymposu Olmayanlar Buraya, Yaşarım, Yaparım, Tüketirim. Don(suz) Kişotlar, Metropolü Anlayan An(lar) sergilerinin yanı sıra; Karaca Sanat Galerisi, 2003′te 'Korkuyorum', 2012'de 'Beton Tuvaller[1]' Çağla Cabaoğlu Sanat Galerisi, 2014'te 'Apartopar' Galeri Ark, ‘Kriminal’ 2015'te m1886,‘%100 Harun ANTAKYALI’ m1886, 2016′da ’INFORMAL’, ALAN İstanbul, 2018'de '%100 Harun ANTAKYALI[8]' Summart Sanat Merkezi, 2018'de 'İnovasyon' Galeri Güven başlıkları altında sergiler gerçekleştirdi. Kendisine 2001-2002 yılları arasında Sanat Kurumu yılın övgüye değer sanatçısı ödülü verilmiştir. Antakyalı aynı zamanda büyük yüzeylerin ressamı olarak tanınır. Büyük boyutta yaptığı duvar resimleride kendi dilinde oluşturulmuş komposizyonlardır. Sanatçı genel anlamda İstanbul'da yaşasa da, Ankara'da da eserlerini üretmeye devam etmektedir.

Harun Antakyalı (born 1965, İskenderun) is a Turkish painter. He graduated from Hacettepe University, Faculty of Fine Arts, Painting Department. Known for his free figure works, the artist is also known for his works on large surfaces. "I live, I do, I consume" is a slogan with Antakyalı. The artist uses the capital letter A in reverse. His first exhibition, Impressions of Metropolis 1992, followed by Metropol Pollution, I Don't Have Olympos, Those Who Don't Have Olympos Here, I Live, I Make, I Consume. In addition to the exhibitions Don(without) Quixote, Moment(s) Who Understands the Metropolis; Karaca Art Gallery, 'I'm Scared' in 2003, 'Concrete Canvases[1]' in 2012, Çağla Cabaoğlu Art Gallery, 'Apartopar' Gallery Ark in 2014, 'Criminal' m1886 in 2015, '100% Harun ANTAKYALI' m1886 He held exhibitions under the titles of 'INFORMAL' in 2016, ALAN Istanbul, '100% Harun ANTAKYALI[8]' in 2018, and 'Innovation' Gallery Güven in 2018. He was awarded the Art Institute's commendable artist of the year award between 2001 and 2002. Antakyalı is also known as a painter of large surfaces. The murals he made in large sizes are compositions created in his own language. Although the artist generally lives in Istanbul, he continues to produce his works in Ankara.

© 2023 Cue Art Space